8 Mart 2017 Çarşamba

Madrid Seyahati


HAVAALANINDAN MERKEZE ULAŞIM


Madrid Bajaras Havalimanı'na inişle başlamalıyım sanırım. Oldukça büyük bir havalimanı burası. 4 terminalden oluşuyor ve her terminal birbirine oldukça uzak. Zaten terminaller arasına ücretsiz ring seferi konulmasının sebebi de bu. Biz Pegasus ile gittiğimiz için T1'de iniş yaptık. Metro T2'den kalkıyor diye oraya kadar yürüdük.T2'ye gelince Information görevlisine metroya nasıl geçebileceğimizi sorduk. İyi ki de sormuşuz. Metroda tam da o günden itibaren bakım çalışmaları başlamış. Bu yüzden görevli, bizi SE2 adlı otobüslere yönlendirdi. Yerdeki yön çubuklarını takip ederek T2 yakınlarındaki SE2 otobüslerine bindik. Bu otobüsler ücretsizdi, belki de metro bakımda diyedir. SE2 ile Mar de Cristal durağında indik. Buradan hemen yanıbaşındaki aynı isimli metroya bindik. Madrid'de ulaşım için 10'lu bileti tercih ettik. 12.20 idi fiyatı. Bana gayet makul geldi. 2 kişiye 2 gün yetti. Bildiğim kadarıyla aktarma yaptığınızda ücret almama özelliği de var, ben ona çok dikkat etmedim doğrusu.

MADRİD'DE KONAKLAMA

Otelimiz "Opera" metro durağında inince 150 metre mesafedeydi. Kalacaklar için yardımcı olur belki diye linkini de vereyim. http://www.booking.com/hotel/es/lm-rooms.tr.html
Biz geceliği 35 Euro'ya kaldık bu otelde. Banyosu çok güzel ve temizdi. Oda sanki biraz tozlu gibi geldi bana ama çok dert etmedim sadece bir gece kalacağım diye. Odada TV, saç kurutma makinesi, havlular vardı. Nevresimler de beyazdı. Tek gece kalacağım otel için tüm kriterler karşılanmış oldu benim için. Üstelik diğer gün valizimizi saat 20'ye kadar orada bırakabileceğimizi de söylediler. Otelin alt katında Dia var. Oldukça ucuz bir market burası. Biz pazar günü gittiğimizden olsa gerek kapalıydı market. 
Opera'dan Madrid'de her şeyin merkezi Peurte del Sol'e yürüyerek 10-15 dk'da varabilirsiniz. Bana kalırsa Sol Meydanı'na çok yakında otel tercih etmeseniz sizin için daha faydalı. Sadece fiyattan ötürü demiyorum, gürültü de çok fazla o bölgede. Opera bana nezih bir semt gibi geldi. Zaten metrodan çıkınca karşınızda Teatro Real ve Real Cinema olacak. Oldukça sevimli bir meydan burası.

 Teatro Real
                   
Real Cinema

Otelimize eşyalarımızı bıraktığımız gibi kendimizi Madrid sokaklarına bıraktık. Mart ayının başlarıydı, hava hafif serindi; ama Türkiye'de hava zaten soğuk olduğu için bizi çok etkilemedi bu durum. Türkiye'deyken Madrid metro haritasının uygulamasını telefonumuza indirmiştik. Metro istasyonlarında ve diğer bir çok yerde metro haritası vardı. Yine Google Trips uygulamasının çevrimdışı özelliği ile gideceğimiz yeri rahatlıkla bulduk. 

MADRİD'DE GEZİLECEK YERLER

Museo Nacional Centro de Arte Reina (Reina Sofia Müzesi)

Opera'dan metroya binerek Reina Sofia Müzesi'ne geçtik. Girmeden önce açlığımızı yatıştırmak için müze yakınlarında bir bakkal dükkanından muz aldık. Garip ki muzlar tane ile satılıyordu, 0,35 cent :)  Reina Sofia'ya pazar günü gittiğimizden ücret ödemedik. Pazar günleri saat 13.30-19.00 arası giriş ücretsizmiş. Ama gitmeden önce müzenin internet sitesinden bakmakta her zaman yarar var :) 
Müze oldukça büyük, biz ilk girdiğimizde nereden başlayağımızı bilemedik. Temporary eserleri geçip Collection gezmekte karar kıldık. Müzedeki en ünlü eser Picasso'nun Guernica'sı. Sadece Guernica ile de kalamayacaksınız gidince. Guernica'ya giden yolda Picasso'nun elinden çıkanlardan aşağı yukarı Guernica'nın işaret edildiğini bir nebze anlayabileceksiniz. Barselona'da Picasso Müzesine de gittiğimden şunu ifade edebilirim: Reina Sofia'yadaki Picasso eserleri Picasso'nun ustalık dönemini yansıtıyor. It's obvius diyebilirsiniz, ben gezerek öğrendim :) 
Müzede Dali'nin de bir çok resmi bulunmakta. Dali'nin Figure At a Window'unu, Premonition of the Civil War'unu görebilme şansına eriştik. Müzede ayrıca Miro, Rembrant ve adının bir metro durağına da verildiğini gördüğüm Goya'nın da eserleri bulunuyor. Metro durağı olan Goya'da, ressamın eserlerinin röprodüksüyonları istasyon duvarları boyunca sergileniyor. Çok sevdim. Metro beklerken güzel resimleri incelemek bana mantıklı geldi.
Fotoğraf çekmek yasak olduğu için içeriden ne yazık ki içeriden fotoğraf paylaşamıyorum. 

Bu yolu takip ederek metro istasyonuna ulaşabilirsiniz
Müzenin orta bahçesinde soluklanma

Museo Del Prado (Prado Müzesi)


Akşam ücretsiz olduğu saatlerde gitmemeniz gereken müze. Çünkü o kadar kalabalık oluyor ki, 1 saat boyunca sıra bekleyebiliyorsunuz. Aşağıdaki fotoğrafta ufka bakarsanız sıranın daha da uzadığını görebilirsiniz.
Benim size bu müze için tavsiye edeceğim en önemli şey Velazquez'in Las Meninas eserini uzun uzun izlemeniz olacak. Özellikle resimdeki ilgi çekici sarışın kızı dikkatle inceleyin. Picasso, öncelikle bu resimdeki sarışın kıza, sonra tabloya "takmış". Öyle takıntı haline getirmiş ki Barselona'daki Picasso Müzesi'nde yaklaşık iki salon dolusu Las Meninas varyasyonu var. Hatta bu takıntısından kurtulmak için bir süre kendini evine hapsetmiş. O sıralar sadece balkondan gördüğü güvercinleri çizerek bu takıntıyı atlatmaya çalışmış. Rubens'in The Three Graces (Üç Güzeller) isimli eseri de oldukça meşhur. Hatta Barselona'da Plaça Reial'daki çeşmeye bu tablonun heykelleri dikilmiş, öyle güzel. Yine Bosch'un The Garden of Earthly Delights isimli eserinin karikatürize edilmiş hallerine metro istasyonlarında dahi rastlayabiliyorsunuz.
Müzedeki eserleri bulunan diğer önemli ressamlar : Dürer, Goya, Rembrant olarak sayılabilir.


Museo Del Prado giriş sırası





Puerta Del Sol

Müzeden çıkınca Madrid'in kalbini görmek istediğimiz için Sol Meydanı'na gidiyoruz. Meydan oldukça hareketli. Madrid'in sembolü Ayı ve Çilek Ağacı'nı şöyle bi' izliyoruz. Bu heykel Madrid'in sembolü olmuş. Girdiğiniz hediyelikçilerde de bolca görecekseniz. Ben de dayanamayıp aldım. Tüm mesafelerin hesaplandığı "Km Zero" taşı, yine bu meydanda saat kulesinin hemen önünde konuşlanmış. Yılbaşında geri sayım yine bu meydandan yapılıyormuş.

Ayı ve Çilek Ağacı

Plaza Mayor

Etrafı tarih kokan yapılarla çevrili Sol Meydanına yakın meydanlardan. Bence bi görün.

Calle De Arenal

Opera Meydanı ile Sol arasında kalan cadde. Bu caddede hediyelikçiden, kafeye, mağazalara her şey var. Yürümesi keyifli, oldukça canlı bir cadde.

Royal Palace of Madrid

Opera'dan yürüyerek 5 dakikada varabileceğiniz bu sarayın etrafında koşu yapan yerlilerle bol bol karşılaşıp onları kıskanacaksınız. Sarayın hemen yanında Sabatini Bahçeleri yer alıyor. Eğer sarayı görecekseniz burayı atlamayın. Bahçede labirent şeklinde alanlar var. Bunun dışında çeşitli heykeller görmek de mümkün.

Sarayın bahçesinden bir kesit

Royal Palace of Madrid

Sabatini Bahçeleri açısından Royal Palace

Temple of Debod 

Mısır hükümetinin koruması için İspanya'ya bağışladığı bu tapınak, şehir manzarasını ayaklar altına seren güzel bir tepede. Güzel fotoğraflar çekebilirsiniz burada.

Debod Tapınağı

Plaza de Espana

Bir ucu ünlü alışveriş caddesi Gran Via'ya bakan ihtişamlı bir meydan. Meydanda Don Kişot ve Cervantes heykelleri bulunuyor. Buraya kadar gelip de Gran Via turu yapmadan dönmeyin.

Plaza de Espana

Plaza de Cibeles

Cibeles Sarayı'nı ve Cibeles Çeşmesi'ni, Bank of Spain'i çevreleyen şehrin turistik meydanlarından biri.

Cibeles Sarayı

Retiro Park

Avrupa'daki her şehre büyük bir park anlayışının Madrid'de vücut bulmuş hali. Koşu yapan, ailesiyle yürüyüşe çıkan, bebeklerini gezdiren yerlilerle, fotoğraf çeken turistlerin, satıcıların iç içe olduğu büyük bir park burası. Doğrusu aşırı yeşil bir park değil. Amsterdam'daki Vondel Park kadar doğal da değil, yapaylığı hissediliyor. Parkın içinde büyük bir yapay göl var ve isterseniz sandal keyfi yapabiliyorsunuz. Yine park büyük olduğu ve yolları uygun olduğu için bisiklet sürmeye de oldukça müsait.

Retiro Park'taki yapay göl

Plaza de Toros

Boğa güreşlerinin yapıldığı meydan. Sadece dışarıdan görmek yeterli bence. Müzesi de varmış ama boğa güreşlerini desteklemediğim için girmedik.

Plaza De Toros


Atocha Tren İstasyonu

Bu tren istasyonunun önemi,  2004 yılında istasyonda gerçekleşen 190 civarı kişinin hayatını kaybedip binlerce kişinin öldüğü saldırıdan geliyor. Saldırıdan sonra istasyon yenilenmiş, oldukça ferah bir havaya bürünmüş. İstasyonlardaki o kasvetli havanın olmadığını fark edeceksiniz zaten.  Ayrıca hızlı trenler bu duraktan geçiyormuş. Barselona'ya geçecekseniz değerlendirebilirsiniz.

Atocha Tren İstasyonu
MADRİD'DE YEME-İÇME

Mercado de San Miguel

Mercado İspanyolca pazar anlamına geliyor. İçeride tazecik meyve sebzeler, tapaslar, envai çeşit deniz ürünü, içkiler, çeşit çeşit meyve suları bulabileceğiniz güzel bir pazar burası. Bir öğünü buradan yiyebilirsiniz. Kesilmiş meyveleri de lezzetli oluyor, belki gezerken yediğimiz içindir :)

Mercado de San Miguel'in akşam manzarası

Chocolateria San Gines

Meşhur İspanyol tatlısı churros/xurrosu yapan güzel bir yer burası. Biz akşam saatlerinde gittik ve hıncahınç dolu olduğunu gördük. 20 dk civarı sıra bekledikten sonra churroslarımıza kavuştuk. Churrosu bizim tulumba tatlısının şerbetsiz ve uzun olanı gibi düşünebilirsiniz. Çikolataya bandırılarak yeniliyor. 1 porsiyon aldık. (4 Euro) İki kişiye fazla bile geldi.  Tadı nefis bu tatlının. Size şöyle söyleyeyeyim, Barselona'nın en iyi churrosçusu olduğu iddia edilen yerde tattığımız churrosun her lokmasında burayı yad ettik.
Söylediğim diğer her yeri unutun ama buraya gidin!

Sırada beklerken

Bacoa

Sol Meydanı'na yakın olduğundan yemek için tercih ettiğimiz bu restoranın hamburgerlerini çok sevdik. İnternetten araştırarak gitmiştik zaten. Homemade hamburgerleri ve soslarıyla ünlü bu mekan ile Barselona'da da karşılaşmıştık. 

Bacoa Burger ve French Fries

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder